Her birimiz doğuştan sinemacı ve sanatçı olduğumuzdan birilerinin işlerini ve yaptıklarını eleştirirken oldukça rahatız. Yönetmen ünvanına sahip kişi görsel sanatlar ve medyanın her alanında farklı evrilir. Benim bahsetmek istediğim yönetmen reklam,dizi ya da TV yönetmeni değil, sinema yönetmeni…
En başta sinemada yönetmen kimdir sorusu karşımıza çıkıyor. Öyle bir bakınca oldukça basit ve dümdüz bir soru, fakat bu sorunun çok basit ve olması gerektiğini anlatan bir cevabı var, binlerce “bence” ile başlayan yanıtlar üretmeye çalışmanın hiç gereği yok. Yönetmen hikaye anlatıcısıdır. Doktor kimdir? dendiğinde “bence” doktor hastalarıyla harika iletişim kuran, hastalarına zaman ayıran, süper bir insandır demeyiz di mi? Bu iyi bir doktorun tanımıdır belki, ama doktor’un tanımı değil.
Yönetmen için de derin kelimelerin altında yatan, hileli ve süslü cümlelerle kendinizi yormayın, yönetmen bir hikaye anlatıcısıdır ve hikayelerini anlatmak için sinemanın dilini kullanır.
Peki bir yönetmeni ve ortaya çıkardığı filmleri eleştirmek için temel olarak nasıl bir altyapıya sahip olmalıyız? Gözlerimiz var ve görebiliyoruz diye ortaya çıkan her görsel işi eleştirebilecek kadar nasıl densiz olabiliyoruz? Bir yönetmeni yargılamak için, yaptıklarını eleştirmek için yönetmen kadar donanımlı olmak zorunda değilsiniz, onun kadar bilgili ya da tecrübeli de olmak zorunda değilsiniz…
Sinemanın dilinden yeterince anlasanız kafi, bu dili konuşmak bile zorunda değilsiniz, ama çıkıp da aslında anlamadığınız, ama sırf görebildiğiniz için anladığınızı düşündüğünüz şeyleri eleştirmeden önce bir düşünün. Hoş biri çıkıp doktorun birinin attığı dikişten, yaptığı ameliyata kadar onu eleştirebiliyorken, her gün yapılan görme ve duymanın sanata dönüştürülmesinin ardından çenesini tutamayanlara laf yetiştirmek de benim yaptığım bir saçmalık.
Sinema dili, tıpkı diğer diller gibi herkesin konuşamayacağı, donanım ve tecrübe gerektiren bir dil. Bir anlatım dili, filmlerin ve yönetmenlerinin kullandığı uluslararası bir dildir sinemanın dili. Bu dili öğrenmek için de eğlence-entertainment adındaki filmleri kuru kuru izlemek yerine, derdi bir şeyler anlatmak ve aktarmak olan filmleri izlemek ve onları anlamaya çalışmak ziyadesiyle iyi bir başlangıç.
Ezberden ışık, kamera, sinematografi, drama ve benzeri kelimeleri eleştiri için kullanmadan önce bu dili gerçekten öğrenmek lazım. İzleyip de bir türlü anlam veremediğiniz ve çok sıkıldığınız filmleri muhtemelen anlayamadığınız için sevemiyor ve izleyemiyorsunuz. Bu durumun Japonca bilmediğiniz halde Japonca bir muhabbet dinlemeye çalışmaktan pek de farkı yok.
En azından yönetmenleri ve filmlerini eleştirmeden önce neyi eleştirdiğini bilmek ve anlayabilmek gerekli diye düşünüyorum.
YAZAR: YASİN İLGÜN
Kudretçayıroğlu.com
Alıntıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın