Pages

25 Kasım 2011 Cuma

HALK DÜŞMANLARI (PUBLİC ENEMİES)


Amerikalı yönetmen Michael Mann ismini bilmem duydunuz mu ama büyük ihtimal onun çektiği Son Mohikan, Heat,Ali, İnsider yani Köstebek ve Collateral gibi filmleri izlemişsinizdir. (Aynı zamanda TRT’nin tek kanallı döneminde izlediğimiz dizi film Miami Vice’ın da yapımcısı yönetmeni olduğunu aynı adla çektiği sinema filminden dolayı öğrenince bayağı şaşırmıştım)

Özellikle Heat filmindeki banka soygunu ile soygun sonrası yaşanan sokak çatışması herhalde sinema tarihinde çekilmiş en iyi “Banka Soygun” ve çatışma sahneleridir. Heat’ten sonraki sinematografisinde ise şaşalı ve nefes kesici işlere imza atmadı ama hayatın içinden gerçeklere dikkat çekmek istediğini bizlere sigara kartellerinin acımasızlığını anlattığı gerçek bir olaydan yola çıkan “Köstebek” ile Muhammed Ali’nin hayatını anlattığı “Ali” de ispatladı. Michael Mann tarzı olan bir yönetmendir. Kendine özgü bir atmosferi vardır filmlerinin. Geceyi sever, kötü adamlara acımamızı ister. Kullandığı müzikler ile (Özellikle Elliot Goldenthal’ın çalışmaları) filmlerinin atmosferini daha da sağlamlaştırır. İyi işler çıkartır. Son çalışması Halk Düşmanları (Public Enemies)’e gelince filme bir hayli önyargılı yaklaştığımı belirteyim. Sebebini kısaca açıklamaya çalışayım; Malum 11 Eylül’den sonra Amerikanın alı pulu dökülünce sineması da hızla bir çöküşe geçti. Artık bize anlatılan parlak neonlar altındaki aşk maceralarına veya olağanüstü kahramanlık hikayelerine inanmıyorduk. İkiz kulelerin çöküşü ve çöküş sonrası gelişen olaylarla Amerika masalının, kelimenin tam anlamıyla bir masal olduğunu öğrenmiştik. Zerre kadar ilgimizi çekmiyordu artık oradaki yaşamdır, sinemadır, müziktir, ödül törenleridir. Peki ya bir zamanlar bizler için efsane olan yönetmenler ve oyuncular. Örneğin Oliver Stone. İlgimizi çekmez oldu ve gişelerde çöktü. Ya Rambo ve ya Rocky lakablı Sylvester Stallone ? Benim listemde artık acaba ne çekmiş diyerek merak ettiğim sadece birkaç yönetmen kaldı. Bunlar da Ridley Scoot, Michael Mann ve Martin Scorses. Oyunculara gelecek olursak başta R.de Niro ve Al Pacino olmak üzere artık hiç biri dikkatimi çekmiyordu. Acı ama gerçek. Amerikan sinemasından elde avuçta kalan sadece birkaç isimdi.


 Şimdi gelelim filme. İşte bu ahval ve psikoloji içerisinde ’in HD yani yüksek çözünürlüklü dijital kamera ile çektiği Halk Düşmanları’nın fragmanlarını izledim.(Collateral filmini de HD çekmiş. Bayağı şaşırdım çünkü film 35 mm. havasındaydı ve ‘Halk Düşmanları’ndan daha iyi görüntü kalitesine sahipti) Public Enemies yani ‘Halk Düşmanları’ ülkemizde de gösterime girdi. Fragmanlarda HD videonun çiğliği hemen dikkatimi çekmişti. Eyvah dedim artık M. Mann’de listeden çıktı bundan sonra filmini heyecanla bekleyeceğimiz, seyredilecek yönetmen de pek kalmadı diye düşünüyordum. Hem filmin konusu da eski Amerikan rüyasından ağızlara bir parmak bal çalan bir hikayeye benziyordu. Neticede bu kadar ön yargıya rağmen filmi oturup izledikten sonra yanıldığımı anladım.

 Amerikan sinemasının çöküşü, efsane yönetmenlerin birer birer silinmesinden sonra artık bu filmde de iş yoktur düşüncesiyle öylesine ilk yarım saatine bakayım sonra atlaya atlaya izlerim diye oturmuşken tam tersi film beni ekranın karşısına mıhlamayı başardı. İzledim. Evet Halk Düşmanları umduğumdan iyi çıktı.

Gelelim bu tebrik ve takdir hislerinden sonra filimden sonra yaşadıklarıma. Bir defa film gerçek bir hayat hikayesini anlatıyormuş. John Dillinger’in hayat hikayesi. 1930’lar da banka soygunlarıyla Amerikayı kasıp kavurmuş ve filmde anlatıldığı gibi sinema çıkışında vurulup öldürülmüş. Öldürülünce cesedi halka ibret için gösterilmiş. Sitede göreceğiniz bu fotoğraflara bakınca bende filmden kalan o tat o hava birden yerini ölümün soğukluğuna ve sözde yaşamıyla bir film kahramanı çıkartan bu adamın en sonunda hayatın en önemli realitesi karşısında nasıl un ufak olup, ezilip gittiği düşüncesine bıraktı. Evet Michael Mann’in anlatımı, John Deep’in oyunculuğuyla sempati duyup sıcak ve samimi bir şekilde yanaştığınız John Dillinger’in, o gerçek hayatından alınmış fotoğraflardaki halini görünce en ufak saygı duyasınız gelmediği gibi buz gibide aniden soğuyorsunuz.

ibrahimdemirkan tarafından gönderildi
Tercümanıahval.com
                                                                                                                                              Alıntıdır....      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın