Pages

20 Kasım 2011 Pazar

Akademisyen Yönetmen Sinemacı ÖZLET TALUER ile röportaj


İstanbul Doğumluyum. Tahsil hayatım İstanbul’da geçti. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum.Evli ve 2 çocuk babasıyım. Kartal Belediyesi Sinema Atölyesi Yönetmeniyim.

Dr. İhsan AYDIN- Sinema zor sanatlardan kabul ediliyor. Neden Sinema?

Dediğiniz doğru. Aslında her işin bir zorluğu var.Fakat bazı meslekler var ki bunu yapmak için sadece onu seçmeniz yetmiyor.Kendinizden çok şey vermek lazım.Yani mesleğiniz sizden fedakarlık istiyor. Sinemada öyle. Sinemayla uğraşan kime sorsanız bin ah işitirsiniz. Ben aslında Tıp Fakültesin de  okuyordum. Fotoğrafçılığa aşırı ilgim vardı. Beni etkileyen ışık ve fotoğraftı.. Sinemayı düşünmemiştim. İnsanlar bildiğiniz gibi önce yanlış kararlar veriyor sonra da doğruyu bulabiliyor. Bu gençlikte çok olur. Bende aynı şeyi yaptım.  Tıp adamı olmak yerine sinema adamı oldum. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesini tercih ettiğimde herkes bana güldü .” Sinemacı olup, aç mı kalacaksın dediler.” Haksızda değillerdi. Ama her genç gibi bende inandığım ve bana en uygun olan sinemayı   seçtim. 35 yıl bir ömür bu mesleğe adandı. Hayat bazen akışı ile sizi alıp başka başka yerlere götürebiliyor.

Dr. İhsan AYDIN-Pişman mısınız?

Asla, ben asıl mutluluğu bugünlerde yaşıyorum. Biz eskiden çektiğimiz sıkıntıları bugün gençlerimizin eğitimine yönelik birer sermaye haline getirdik. Başarılı gençler yetiştiriyoruz. Öğrencilerimin başarısını gördükçe ne kadar doğru iş yaptığımı daha iyi anlıyorum. Bu piyasada güzel işler üreten öğrencilerimiz var. Bir ömür adadım bu işe, mükafatı ise başarılı öğrencilerimiz. Bizler hastalığı gördük, gençlerimizi bundan korumak için yani aynı hataya düşmemeleri için tedavi eder gibi tecrübelerimizi ilaç gibi veriyoruz.



Dr. İhsan AYDIN-Sinemacılar neden eskiden zor durumdaydı?

Biz çok sıkıntı çektik. Diyebilirim ki bu işin zahmetini eskiler çekti. Ama bu sıkıntılar da bir eğitimdi, yani yokluk ve imkansızlık içerisinde üretebilme kabiliyetini kazındık. Doğru Yeşilçam çalışanı olmak, zorluklara talip olmaktı. Yeşilçam dan 3 araba kalkıp sinema emekçisine iş imkanı sağlıyordu. Çalışma şartları ağırdı. Soğuk, yemek ve diğer şartlar çok bizleri hırpalıyordu. Hatta yemek olarak verilen ekmek arası kaşar önemliydi. Eğer başka bir yapımcı  ekmek arası kaşarın yanında salam da veriyorsa, o bir dilim salam için onu tercih ederdik. Teknolojik şartlarda ağırdı. Yani bugünkü gibi kolaylıklar yoktu. Çekimler şartlar ve imkânlar azami derece de kullanılarak yapılırdı. Hollywood çekimlerini duydukça çok imrenirdik. Aramızda bunun muhabbetini çok yapardık. Acaba  ne zaman bizde öyle bir rahatlıkla filmler yapacağız diye kendi aramızda yakınırdık.  Düşünebiliyor musunuz hiç montajsız film çektik yani kesecek bir kare bile bize  bir külfetti.Onun için hiç montaj yapmadan film çektiğimiz oldu.Malzeme kıtlığı işte bu seviyede idi.

Size bir şey daha söyleyeyim; 1980’li yıllarda tutulan sof görüntü elde etmek için kadın çorabını geçirerek veya vazelin yağını mercek  üzerine sürerek koyarak elde ederdik,  filtre olmadığı için.

Dr. İhsan AYDIN-Bugünün şartları nasıl. Türk Sineması hakkında ki görüşleriniz nelerdir?

Bugünün gençleri çok şanslı. Türkiye sinema da son derece gelişmiş teknolojik araç ve gereçleri kullanmaktadır. Yani ünlü Amerikan filmleri kadar bizde film yapıyoruz. Çok başarılı gençlerimiz var. Bugün Türk sineması çok iyi yerde. Artık yapımcılar 3-5 araba değil 400 araba iye sinema emekçisi taşıyorlar. Yani bu günde 4000 sinema emekçisi işe gidiyor demektir. Sektör  iyi  iş yapıyor demektir.

Ayrıca  bu sektörde önemli alanlarda var.Video, klip,diziler, tanıtım ve reklam filmleri. Biraz bilgi biraz birazda şans işi iyi götürenler  var. Bunlar Türk sinemasını olumlu yönde geliştiriyor.Kalite artıyor.Herkesin dediği gibi çıta yükseliyor.

Dr. İhsan AYDIN- Gençlerimizin sinemaya bakış açısı nasıl? Gelecek için neler söylemek istersiniz?

Öncelikle hemen şunu söyleyeyim. Sinemayı tercih eden gençlerimiz neyi istediğini iyi biliyor. Yani kara düzen değil de, tercih yaparak geliyor. Yani yönetmenlik istiyorsa o branşta seçimini ve çalışmasını yapıyor. Kameranlık istiyorsa başka şeylerle meşgul olmuyor. Türk gençliğinin kendini ifade etme, içindekini dışarı vurmak gibi bir eğilimi var.Bunu eskiden şiir yazarak yapan gençlik şimdi bu eğilimini teknolojik imkanları kullanarak ve bilinçli şekilde yapıyor. Sinema bu yüzden  sürekli gelişiyor. Gençler sinemada kendinden çok şey buluyor. Ben Türk Sinemasının geleceğinden çok ümitliyim. Çünkü dinamik ve üreten gençliğimiz var.



Dr. İhsan AYDIN- Sinemayı meslek edinmek isteyen gençlerimize neler söylemek istersiniz?

Önce kablo taşımakla işe başlasınlar. Bu işin ana temeli. Kablo taşımak sinemanın ruhunu hissetmektir. Eskiden seçenek azdı. Bir masaya benzetecek olursak, sofrada bir tabak yemek vardı. İki olmazdı. Ama şimdi öyle değil, maşallah açık büfe gibi, kim nasıl isterse öyle karnını doyurur. Başlamak önemlidir. Çalışmada bilgi yanında yetenek ve şans unsuru da bu meslekte önemlidir. Sabretmek lazım. Gençlerimiz bugün çok şanslı. Kullanılan teknoloji ile hem zaman ve hem de iş gücünden önemli ölçüde yararlanmaktadırlar. Bunu da iyi kullandıklarını görmekteyim. Tabii ki sinema zor sanat olduğundan, yaptıkları işe gönül vermeleri  lazım. Duygu boyutu zengin olması lazım. Sektör çok alanlı olduğu için bu meslekte ekmek var derim. Gençlerimizin çok iyi işler yaptığını görüyorum ve daha iyisini  yapacaklarına da eminim. Ayrıca tanıtım filmlerine önem versinler. Bu çok ciddi bir iş. Yani tanıtımını yaptığınız sektör, onu izleyenler o sektörde uzman kişiler olduğu için hata yapma ve hayali şeyleri kaldırmaz. Bu yapımlarda hata o yapımcının bitmesi demektir. Hiçbir gencimizin bu şekilde birikimini heba etmesini arzu etmem.

Dr. İhsan AYDIN-Bize yaşadığınız bir anınızı anlatır mısınız?

Benim bir hocam vardı. Sete girer girmez bir şeyler kırar ve dökerdi.Yani aksilikle işe başlardı. Bizlere de yönetmen aksilikleri gidermekle işe başlamalıdır diyerek, önce o aksiliği ortadan kaldırır ve öyle işe başlardık. Bu bana uygulamalı ve kalıcı bir ders olmuştur.

Dr. İhsan AYDIN-Dergimiz aracılığı ile okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Biz sinemacıların bir sözü vardır.İnsan insana beddua edecekse Allah seni setsiz bıraksın demesi yeter.Hakikaten bir sinemacının setsiz ve prodüksiyonsuz kalması kadar zor bir şey yoktur.Sinemayı meslek edinmiş tüm insanlara işlerinde başarılar dilerim.Süreli yayın çıkarmanın ne kadar zor olduğunu bilirim .Buda bir gönül işi.Size yayınlarınızda başarılar dilerken derginiz okurlarına da bol sinemalı günler dilerim.

aydınlıkkartal.com
                                                                                                                                           Alıntıdır.....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın